ini Safranbolu olarak nitelendirilebileceğimiz 750 yıllık Yörük Köyü 1997 yılında Kültür Bakanlığı tarafından gerçek bir Türk-Türkmen Köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi nedeniyle koruma altına alınmıştır. Koruma altına alınmış evleri, temiz ve bakımlı sokaklarıyla açık hava müzesi özelliğindedir. 140 haneli köyün en tarihi evi 450 yıllık geçmişe sahip “Odabaşı Evi” dir. En yeni ev ise 90 seneliktir. Yöre halkının büyük şehirlere göçü nedeniyle evlerin büyük bir kısmı terkedilmiş, bazıları ise yaz aylarında ev sahipleri ile buluşabiliyor. Kalanlar ise köylerine öylesine sahip çıkmışlar ki...

afranbolu’ ya 13 km uzaklıktaki köyün Safranbolu’ dan en önemli farkı; iç ve dış mimarisiyle evleri, sokakları ve doğal güzellikleriyle hiç mi hiç bozulmadan günümüze kadar gelmiş olmasıdır. Çevresin tarihi 8-10 adet köy bulunan Yörük Köyü Safranbolu’ nun merkez köylerinden birisidir. Bu özellikleriyle köy, bölgeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin durak noktalarından biri olmuştur. Evlerden Kaymakçıoğlu Konağı , Sipahiler Konağı ve seramik kapı ve dolap kollarına hayran kaldığımız Sucu Hafız Gezi Evi , ayrıca Ahşap Cami ve müze olarak restore edilmiş Çamaşırhane gezilebilir. Ayrıca, İbrahim Çağlayan, Hacı Kavas, Bekir Efendi, Muratoğlu ve Cebecioğlu evleri görülmeye değer güzellikte yapılar. Sokaklarda gezerken başınızı yukarıya doğru kaldırdığınızda evlerin çoğunun saçak uçlarında göreceğiniz geyik boynuzları uğur için asılıyor.

YÖRÜK KÖYÜ EVLERİ

n eskisi 450 en yenisi ise 90 yıllık olan Yörük Köyü evleri iç ve dış yapılarıyla Safranbolu Evleri ile aynı özelliklere sahip. Beyaz, civit mavisi ve tahini renkleriyle bezenmiş tarihi evler genelde iki veya üç katlı. Dört katlı olanları da mevcut. Pencere ve kapılarda bulunan kafesler ile bazı evlerde bulunan ahşap su olukları gerçekten dikkat çekici. İlk bakışta neden konulduğu anlayamadığımız saçak uçlarındaki geyik boynuzları evlere farklı bir görünüş katmakta. Bu geyik boynuzlarının uğur için asıldığını ise sonradan öğrendik. Evlerin alt katları ahır, giriş katları kiler olarak, üst katları ise oturma amaçlı kullanılıyor. Safranbolu evlerinde olduğu gibi odaların bir çoğunda dolapiçi banyolar bulunmaktadır.

apılar ise çok farklı bir kilitle kapatılıyor. Üçlü kilit sistemine sahip bu kilitlerin üzerinde anahtar deliğinden hariç bir de mandal var. Birinci kilit bu mandalı yukarıya kaldırarak, ikinci kilit ise yine bu mandalı çekerek açılıyor. Anahtar ise üçüncü kilidi açmak için kullanılıyor. Genel olarak uzun bir geçmişe sahip yerleşim yerlerinde kapıların üzerinde bırakın üç kilitli sistemleri olmasını genelde kilit olmadığını hatta civarda yaşayan herkesin bir akrabalık ilişkileri olduğundan kapıların açık bırakıldığını bildiğimizden bu durum bize çok tuhaf geldi. Kapılardaki tokmaklar ise mesaj vermek için kullanılıyor. Tokmaktan tokmağa dolanmış ip veya bez parçası evde kimsenin olmadığı, bez ya da ip tokmaktan aşağa sarkıyorsa ev sahibinin evde olduğu bilgisinin vermektedir.

 

ÇAMAŞIRHANE

Müze olarak restore edilmiştir. Zamanında köy kadınlarının buluşup çamışırlarını yıkadıkları yer zamanının kazanları ve tokaçları ile süslenmiş olan çamaşırhaneyi gezmek için anahtarını köy meydanındakilere danışarak almanız gerekmekte.

SUCU HAFIZ GEZİ EVİ

v sahiplerinin rehberliğinde gezebileceğiniz bu üç katlı yaşanan eve giriş bir milyon Türk Lirası. Evsahiplerinden edindiğimiz bilgiye göre evin içinde tüm ahşap doğramalar, seramik kapı ve dolap kolları, anahtar delikleri ve perdelikler tamamen orjinal. Kristal olduğu söylenen aynalarda ayrı bir güzellikte. Evi daha da çekici kılmak adına üst katta kullanılmış eşyalardan oluşan minyatür bir müze oluşturmuşlar. Genelde saraylarda görmeyi alışık olduğumuz seramik kapı ve dolap kolları her oda için ayrı ayrı yapılmış.

Köyün girişinde bulunan mezarlık ise mezar taşlarıyla değişik bir görüme sahip.